Tüketicinin koruma altına alınması, hem özel hukukun hem de kamu hukukunun çeşitli dallarını alakadar eden bir konudur.

Tüketicilerin mal ve hizmet piyasalarında faaliyette bulundukları işlemlerde girişimciler tarafından sömürülmelerinin önüne geçmeyi hedefleyen düzenlemeler kadar, tüketicilere sunulan mallarda zorunlu şartlar öngeren, besinlerin üretiminde bazı kimyavî maddelerin kullanım dışı kalması için yasaklanan düzenlemeler de tüketicilerin korunmasına yönelik olan hukuki kanunlardır. Bu yüzden tüketicileri koruma altına almaya yönelik düzenlemelerin tek bir hukuk dalına ilişkin kanunlara indirgenmesi olası değildir. Nitekim tüketici, çoğu ülkede yıllarca genel hukuk sistemi içinde Borçlar Hukuku, Ticaret Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku gibi çeşitli hukuk dallarına ait kanunlarla korunmuştur.

Fakat, dağınık ve birbirleriyle bağlantısı olmayan, özellikle de eşitlerarası ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarının tüketici için yeterli bir koruma sağlayamayacağı da açıktır. Bu ihtiyacı karşılamak için ülkemizde Tüketici Hukuku adı altında tüketici haklarını temel alan amacı tüketiciyi korumaya yönelik, kendine özgün kanunları ve kurumlarıyla yeni bir hukuk dalı gelişmeye başlamıştır.

Tüketici Hukukunun oluşumunun temel nedeni tüketicinin korunmasıdır. Genişleyen pazarda kendisine mal ve hizmet sunanlar ile yaptığı hukukî işlemlerin güçsüz tarafı olan tüketici sadece ekonomik ve sosyal değil, aynı zamanda bilgisizlikten kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle de korunmaya ihtiyaç duyar Bu bakımdan tüketicinin yalnız ekonomik çıkarları değil, tüm tüketici hakları kapsamında korunmaya alınması gerekir. Tüketici hakları, tüketicinin korunmasına ilişkin hukuk kurallarının koruma alanı ve içeriğiyle belirlenir.